Karavan güncem

Kuşadası Milli parklar...Buraya geldiğimizden beri bir çok arkadaşımızın tavsiyesi oldu mutlaka buraya uğrayın diye. Biz de tavsiyelere uyduk ve milli parklara uğramadan gitmeyelim istedik.Milli parkların girişinde ücret alınıyor.Bizim aracımızda minibüs olduğu için girişte 68 tl ücret ödedik. Binek arabaların giriş ücreti tabiki daha uygun.Şunu söylemeliyim eğer içeri girip vakit geçirmek istiyorsanız sabah erken saatlerde oraya gidip kahvaltınızı orada yapmalı gün içinde de pikniğinizi yapıp günü orada batırmalısınız.Burada yeşil ve mavi bir arada.Milli parklarda 7 tane koy olduğunu öğrendik ancak koylar birbirine de bağlı.Bazılarında acaba bu yeni bir koy mu yoksa diğerinin devamı mı anlayamadık. Biz sabah kahvaltımızı buradaki koylardan birinde yaptık.Sonra gelmişken her birini gidip görelim dedik ve hepsini gezdik.ama denize girmek için yine dönüp dolaşıp kahvaltı yaptığımız yere döndük.Sanırım 3.koydu. Milli parklarda insanın en çok hoşuna giden şey domuzların insanların arasında...

Bir günlük aradan sonra yazmaya geri döndüm...İnsan arada dinlenip kendisiyle de vakit geçirmek istiyor. Hasanboğuldu'dan sonra rotamızı Kuşadası'na çevirdik. İlk önce Kuşadası'nın merkezinden aracımızla geçtik. Merkez bizim aracımızın duraklama yapamayacağı kadar kalabalıktı. Bir kaç fikir alışverişinden sonra Sevgi plajına gitmeye karar verdik. Buraya belediye tarafından hizmet veriliyor. Plaj gerçekten çok güzel. Upuzun bir sahili var ve kumluk. Denizin en çok suyunun ılıklığını sevdim. Karavanımız için çok güzel bir yer bulduk.Perdeleri açtığımızda deniz manzarasına bakıyor pencerelerimiz. Şansımıza bulunduğumuz yerde çok rüzgar vardı. Deniz dalgalıydı ama sabah uyandığımızda rüzgar durmuş ve çarşaf gibiydi. Biz burayı çok sevdik. O nedenle iki  gece konakladık ve bir günümüzü burda geçirmeye karar verdik. Yarın Kuşadasının milli parklarında kahvaltı yapıp denize girdikten sonra Didim'e doğru gitmeyi planlıyoruz. Bakalım yarın bizi neler bekliyor... 

Ah sabah kalktık ve tabiki dün gezemediğimiz Manici Kasrını gezelim istedik. Ama hesaba katmadığımız bir şey vardı ki o da pandemi nedeniyle gezme izni yokmuş.Yine de güzeldi,köyün içini bir kez de gündüz gözüyle gördük...ben çok sevdim bu köyü:) Ordan çok merak ettğim Hasanboğuldu'ya çevirdik rotamızı.Ah yol üstünde olan sapakları görüp de oralara gidememek de ayrı bir duygu idi...ama bir gün gidip oraları da karış karış gezmeyi aklıma yazdım. Aslında burnumuzun dibinde sayılabilecek  okadar muhteşem doğa güzellikleri var ki bilmediğimiz... İnsan anlatırken bile heyecanlanıyor.Hasanboğuldu nun çocukken Hülya Avşarın bir filmimde izleyerek öğrenmiştim hikayesini. Hikaye gerçek midir bilmiyorum ama cidden Hasan o dağı sırtında tuz çuvalı ile çıkamamışsa bunu yadırgamam. Oradaki doğal göllere inip de çıkana kadar biz genç halimizle yorulduk..Oraları gidip de görenler demesin çok da abartmayın diye lütfen.Aylardır pandemiden dolayı evlerde kaslarımızın tembelleştiğini göz ardı etmeyin...

Evettt...karavanla ilk gezimizin ilk konaklama yeri...gerçi İstanbuldayken bir iki kez mini deneme konaklamaları yapmıştık ama onu saymıyorum çünkü en ufak bir sorunda eve gidebilecek yakınlıktaydık. O nedenle bu bizim ilk gezimizin ilk günü...bu gün neler yaptık nasıl geçti...  çok güzelll...İlk gün için...hatta okadar geç çıkmamıza rağmen yola:))yine de çok keyifliydi.en iyisi başından anlatmaya başlayayım:))sabah eriklide uyandık bir baktık ki saat 9.30:))eski melek olsa stres yapardı:))ama naptım dedim ki bu gezi ve keyif işi.Keyfim ve kahyamız uyumak istemiş:))uyuduk dinledik öyle çıkıyor yola:))neyse keşana uğrayıp annemlerde kahvaltı yapıp yola çıktık.ama bu arada depoya su doldurduk... ki benim haberim bile olmadı:) o işi bilo ile babam halletmiş.arabaya şofben in tüpünü koydular ama bir süprizzzz...sofben çalışmadı:(neyseki arabanın suyu yıkanabilir ılıklıkta oluyor,)  Kafa nereye biz oraya turumuza başladık ve dün internette gördüğüm bir siteden edindiğim fikirlerle ...